29 Haziran 2010 Salı

Boşanma


Kimimiz aşık olarak kimimiz ise görücü usulü olarak evlendik.Yıllarımızı geçirdiğimiz insanları kendimiz kadar iyi tanıdık ya da tanıdığımızı farz ettik.O kadar emindik ki hem kendimizden hem karşımızdakinden çocuk sahibi olduk.Çocuklarımızı büyüttük,büyütürken
kendimizde büyüdük,olgunlaştık. Karşımızdaki kişinin üstüne örtmüş olduğumuz örtüsünü aralamaya bazende kaldırmaya başladık.Hatalarını gördük.

Kimileri bu hataları kabul edip sessizce hayatımızdan çıkıp gitti.
Kimileri yaşadığımız bunca yılları görmezden gelerek ve daha da çirkinleştirerek gitti.

Ama gitti....

Geriye ne kaldı.Çocuklarımız...

Geleceğimiz,aynamız,severek,isteyerek dünyaya getirdiğimiz umutlarımız.

Not: Bu yazı boşanmayı çirkinleştiren ve çocuklarının zarar görmesini görmezden annelere ve babalara ithafen yazılmıştır.

26 Haziran 2010 Cumartesi

Büyük Gün......

Gecenin sonunda Aşk-ı Memnu dizisinin finalini izledik :)














Perşembe günü İzmir'den gelen dostlarımızla Üsküdar ve çevresinde yolculuk yaptık.Kızkulesine çıkıp İstanbul'u seyretmenin keyfine vardık.

20 Haziran 2010 Pazar

Babalar Günü Kahvaltısı






Dostlarımızla mum ışığında yenilen güzel bir akşam yemeği

Babalar Günü

Babacığım,


Aramızdan gittiğinden beri seni hergün anıyor ve çok özlüyoruz.Ama biliyoruz ki sen hep bizimlesin.Çünkü sen bizi hiç bırakmazsın.Bu yüzden arkamızdaki çınar büyüdü ve köklendi.Annemle beraber sağlamlaştı.

Seni çok seviyoruz.BABALAR GÜNÜN KUTLU OLSUN...........

14 Haziran 2010 Pazartesi

Diyet


Sonunda fazla kilolarımızdan kurutulup,sağlıklı yaşamaya karar verdik.Uzun zamandır bireysel olarak yaptımız diyetler felaketle sonuçlanınca artık diyetistene gidiyoruz.Gün içinde yemek saatini dört gözle bekler olduk.Meyveler taneyle aman eksik olmasın :)

Kesin kararlıyız kocamla bu sefer kesin olacak....


12 Haziran 2010 Cumartesi

Sex and the city 2


Dün itibariyle vizyona giren sex and the city 2 için yazılan yorumlar iyi değildi.Ama ben yine de seyretmek istedim.Keyifliydi....Kıyafetler muhteşemdi....:)

10 Haziran 2010 Perşembe

Hayat

Bizlere “ Nasılsınız ? “ diye sorulduğunda “Nasıl olalım koşturuyoruz,hayatı kovalıyoruz” deriz.
Neden hayatı yakalamak için koşturur insan?
Koştururken nelerden ödün veririr?
Nelerden vazgeçer?

Hayatımızı koşturmadan,kimseyi düşünmeden hep ağır ağır,sindire sindire,hiçbir şeyi kaçırmadan yaşasak.Tıpkı Ahmet Haşim’in şiirindeki gibi.....


Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde günes rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksin semaya ağlayarak...

Sular sarardı... Yüzün perde perde solmakta,
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...

Eğilmiş arza, kanar, muttasil kanar güller;
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?

Bu bir lisan-i hafidir ki ruha dolmakta,
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...


AHMET HAŞİM

Merhaba......

Merhaba,

Uzunca zamandır takip ettiğim ama bir türlü cesaret edemediğim dünyaya bende katıldım.Hayatıma dair yaşadıklarımı,mutluluklarımı ve mutsuzlarımı paylaşıp,arkaya dönüp baktığımda mutluluklarıma tebessüm etmeyi,mutsuzluklarımdan ders çıkartmak için burdayım.Kısacası tüm yaşadıklarımla....

Sevgide güneş gibi ol,
Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol,
Hataları örtmede gece gibi ol,
Tevazuda toprak gibi ol,
Öfkede ölü gibi ol,
Her ne olursa ol,
Ya olduğun gibi görün,
Ya göründüğün gibi ol.


MEVLANA