26 Ekim 2010 Salı

HAYALİM..............

Yıllardan beri hep yapmak istediğim bir hayalim vardı.Türk Sanat Müziği dersi almak ve şarkı söylemek istiyordum.Dün akşam itibariyle Erenköy Gönüllüler Evi'nde hayalimi gerçekleştirdim.
Muhteşem bir ortam vardı.O kadar keyif aldım ki bloğumu yazarken bile tebbessüm ediyorum.:)
Çocukluğumdan beri hep müziğe karşı eğilimim vardı.Babam bu konuda çok destek verdi ve beni konservatuara götürdü.Konservatuarda önce kulağımın olup olmadığı kontrol edildi.Öğretmen notaları basarken çıkarmış olduğu sesleri çıkarmamı istedi.Sonucunda kulağımın olmadığını,boşuna çaba sarf etmemem gerektiğini söyledi.Çok üzülüp kırılmıştım.Sonrasında yaşadığım bu kötü deneyimi hiç yaşanmamış olarak kabul ettim.O kadar gerilere atmışım ki dün akşam şarkı söylerken bu olayı yeniden hatırladım ve korkuya kapıldım.Ama öyle birşey oldu ki sanki ben yıllar önce konservatuara gitmek isteyen küçük bir kız olmuştum.
Allah bir an da bana bir kulak mı vermişti?
Hocalarımızın söylediğine göre iyi bir kulağımın ve sesimin olması.Babacım artık istediğim oldu.Bu isteğimi duyup bana yukarılardan armağan mı gönderdim?
Ben de sana seni hiç bir zaman unutmadığımı dün akşam öğrendiğim şarkıyı armağan ediyorum.
Bekledim fecre kadar,gelmedin ah işte güneş de doğdu.
Gece mehtap seni,gökler seni,alem seni benden sordu.
Dediler nerde o mehveş,söyle o ahu'ya ne oldu.
Gece mehtap seni,gökler seni,alem seni benden sordu.

12 Ekim 2010 Salı

Güzel Bir Hikaye


Dün arkadaşımdan bir hikaye öğrendim.

Pers Kralı askerleri tarafından yakalanan iki esir için ölüm emri verir.Esirlerden biri; Kralım beni bağışlayın,atınıza bir sene içinde uçmayı öğreteyim der.

Kral da "Eğer bir sene içinde uçmayı öğretemezsen kellen gider"der.Bunun üzerine esir bir seneliğine bağışlanır.

Diğer esir bağışlanan esire "at hiç uçar mı?İmkansız olan bir şey için nasıl yalan söylersin?"

Bağışlanan esir cevap verir"Bu bir sene içinde imkansızı başarmak için 4 seçenek var.1-Kral ölürse,2-Amansız bir hastalığa tutulup ben ölürsem,3-At ölürse,4-At uçmayı öğrenirse"der.


Hepimiz umut ettikçe yaşarız.Deli saraylı dizisindeki söz gibi.
NEFES ALIYORSAK UMUT VAR DEMEKTİR.....

29 Eylül 2010 Çarşamba

Mini Mini Okullu....

Kuzucuğum artık okullu oldu.(Resimleri bu akşam yayınlayacağım)

Okula ve derslere alışsın diye 15 gün izin aldım.İzin bayramla da birleşince 20 gün oldu.O kadar iyi geldi ki anlatamam.Evet itiraf ediyorum "Artık ev hanımı olma zamanım gelmiş :)"

Günler o kadar hızlı geçti ki ; Bir baktım işe başlıyorum.

İlkokul 1.sınıfları başlaması gereken tarihten 1 hafta önce başlattılar.Kuzucuk daha önce okulun ana sınıfına gittiğinden dolayı kolay adapte oldu.

20.Eylül'de tüm okullarda olduğu gibi bizim okulumuzda da törenler yapıldı.Çok şatafatlı bir açılış oldu.Atv ana haberde bile yayınlandı.Ama benim kuzucuğum 1 gece önceden rota virüsü olunca ilk iki gün okula gidemedi.

Çarşamba günü okula hızlı bir başlangıç yaptık.Her akşam yapılan 1 sayfalık ödevler 10 dakika
molalarla uzun zamanda bitmekte.Şu anda herşey yolunda gitmekte ama önümüzde uzun bir yol var.


Not: Artık bu kadar uzun ara vermek istemiyorum :P




8 Eylül 2010 Çarşamba

Nice Bayramlara

Temizlik yapıldı,Şekerpareler pişti.
Artık Bayram'a hazırız.
Herkese sağlıklı,huzurlu,nice bayramlara .......



7 Eylül 2010 Salı

Ağustos'ta okuduğum kitaplar

Ağusos ayında 3 tane kitap bitirdim.Okumanızı tavsiye ederim.







Hoşgeldim :)

Tatil ve sağlık problemleri derken ara verdiğim bloğuma tekrar döndüm.

Ara verdiğim dönemlerde ;Eşim çalıştığından kızımla beraber 1 haftalığına annemin yanına Saroz'daki yazlığına gittik.Havaların bir nebze de olsun serinlemesini fırsat bilerek kışlık hazırlıklarımızı yaptık.Kuzucuğumun yardımını da söylemeden geçemiyeceğim.O küçüçük elleriyle nasıl da ayıkladı o barbunyaları.....
Bu arada okul hazırlıklarımız tüm hızıyla devam ediyor.İlk günümüzü heyecanla bekliyoruz.


16 Ağustos 2010 Pazartesi

Kaleideoskop


“Bir ucu buzlu camla kapatılan,metal ya da mukavvadan bir boru içine yerleştirilmiş aynaların aracılığıyla,boru içine konmuş renkli küçük cisimlerin ve görüntülerinin oluşturduğu çeşitli şekilleri gösteren araç,çiçek dürbünü”

Çocukluğumda bu dürbünü çok severdim.Renkleri,oluşturduğu şekilleri.Unutmuş olduğum bu dürbünü hatıralarımın tozlu rafından indirdim.Çocukluğuma ve hayallerime döndüm.

Şimdi düşünüyorumda çocukluğumda kurduğum hayalleri o kadar yürekten ve doğru olarak istemişimki hayallerimin hepsi gerçekleşmiş ve gerçekleşmeye devam ediyor.


4 Ağustos 2010 Çarşamba

Muhteşem











Bir günde tekne kiralayıp kendimizi mavi koyların kucağında bulduk.Herşey çok güzeldi ama deniz tutmasa daha iyi olacaktı.
Akşam çarşıda rastladığımız Şevval Sam ile fotoğraf çektirdik.Daha sonraki günlerde Liman Ağzı ve Büyük Çakıl plajına gittik.Büyük Çakıl plajında Figen'in yerine gidip,Zeytinyağlı Fesleğenli Pırasa'yı yemeden sakın gitmeyin.
Tadı damağımda kalan tatilden bu kadar...Dahası kalbimizde,beynimizde ve yayınlamadığımız fotoğraf karelerinde :)

Kaputaş Plajı


İkinci adresimiz olan Kaputaş Plajı dünyanın sayılı güzelliklerinden biri.Turkuaz,mavi ve lacivert renklerinin birbirleriyle kaynaştığı ama hiçbir zaman güzelliğinden ödün vermeyen bir yer. Yer altından akan suyun deniz kıyısında kumlar arasından süzülmesi sonucu deniz suyu her zaman soğuk.Plaja inebilmek için 187 basamak inmek ve tekrar geri çıkmak gerekiyor.Saklıkent'te 5km yürüdükten sonra inmek kolay oldu ama çıkmak :(


Yine de muhteşemdi ....


Tatillllllll.........


Geçen hafta Akdeniz'in şirin, eşsiz güzelliklerin olduğu Kaş'ta tatildeydik.15 saatlik yorucu bir yolculuktan sonra gördüğümüz güzellikler yorgunluğumuzu bir nebze olsun unutturdu.


Kalacağımız pansiyona yerleştikten sonra kendimizi Kaş'ın serin sularına bıraktık.Ertesi gün sabah kahvaltısı yaptıktan sonra ilk adres SAKLIKENT....


Kanyonun içinde yürümek için yanınızda mutlaka suya dayanıklı ayakkabı olması gerekiyor.

Yürümek için;Çamuru sevmek ve buz gibi dağ suyuna dayanıklı olmak da lazım :)


Aloş büyük bir cesaret örneği gösterdi.Hiç şikayet etmedi.






















22 Temmuz 2010 Perşembe

Sonunda BİTTİ.....

Dün akşam hayatımda 3 yıldır zaman zaman mutsuz olmama sebep olan olayı tamamen yok ettim.Nasıl mı?

Konuşarak....

Bu olayı daha önce neden beynimin bir köşesine atıp için için kemirmesine izin vermişim.Nedenlerinden biri,karşımdaki kişiyi kırıp,incitmemek için,diğer bir nedeni ise,kelimeleri doğru seçememekten korktuğum için.

Dün akşam Işın Hanım'la konuşup gaza gelince kelimeler kendiliğinden ağzımdan dökülüverdi.Kah konuşurken boğazım düğümlendi,kah gözlerim doldu.Ama yaptım ve konuştum.Şimdi çok rahatım.

Işın Hanım'a beni dinlediği,cesaretlendirdiği ve gerçeklerle yüzleşmeme yardımcı olduğu için çok teşekkür ederim.Bundan sonra hayatımda beni rahatsız eden herşeyi konuşmaya,mutsuzlukları olumlu düşünerek yok etmeye söz veriyorum.

14 Temmuz 2010 Çarşamba

Ah şu çocuklar.....

Elinde bir deodarantla yanıma geldi."Ben bunu kullanmak istiyorum anne" dedi.Zararlarını anlatana kadar göbeğimiz çatladı.Son karar "Hazal (yeğenim 15 yaşında) kadar olunca süreceğim tamam mı anne ? "diye söz aldı.Bu arada bir an önce 15 yaşına gelmek istiyormuş.
Ah be Aloşum :)"

The Back Up Plan

Dün akşam kocamla beraber Perşembe günü vizyona girecek olan,Jennifer Lopez ve Alex O'Loughlin başrollerini oynadığı the back up plan filminin Trio Açık hava Sinemasındaki galasına gittik.Keyifli bir filmdi.Romantik komediyi sevenlere tavsiye edilir...

















4 Temmuz 2010 Pazar

Çocuklar gibi şendik




Dün akşam Bostancı Yaşar Usta'ya dondurma yemeğe gittik.Enfes dondurmalarını yedikten sonra soluğu lunaparkta aldık.Tabi ki Aloş mutluluktan havalara uçtu.Fotoğraf makinemiz yanımızda olmadığından dolayı hoş geçen zamanlarımızı resimleyemedik.


Şunu da itiraf etmeliyim ki; Twister da çok korktum.Bir daha biner miyim ASLA HAYIR.

2 Temmuz 2010 Cuma

Kuzum büyümüş mü benim?











Benim kuzum büyümüş de kekler yaparmış....

29 Haziran 2010 Salı

Boşanma


Kimimiz aşık olarak kimimiz ise görücü usulü olarak evlendik.Yıllarımızı geçirdiğimiz insanları kendimiz kadar iyi tanıdık ya da tanıdığımızı farz ettik.O kadar emindik ki hem kendimizden hem karşımızdakinden çocuk sahibi olduk.Çocuklarımızı büyüttük,büyütürken
kendimizde büyüdük,olgunlaştık. Karşımızdaki kişinin üstüne örtmüş olduğumuz örtüsünü aralamaya bazende kaldırmaya başladık.Hatalarını gördük.

Kimileri bu hataları kabul edip sessizce hayatımızdan çıkıp gitti.
Kimileri yaşadığımız bunca yılları görmezden gelerek ve daha da çirkinleştirerek gitti.

Ama gitti....

Geriye ne kaldı.Çocuklarımız...

Geleceğimiz,aynamız,severek,isteyerek dünyaya getirdiğimiz umutlarımız.

Not: Bu yazı boşanmayı çirkinleştiren ve çocuklarının zarar görmesini görmezden annelere ve babalara ithafen yazılmıştır.

26 Haziran 2010 Cumartesi

Büyük Gün......

Gecenin sonunda Aşk-ı Memnu dizisinin finalini izledik :)














Perşembe günü İzmir'den gelen dostlarımızla Üsküdar ve çevresinde yolculuk yaptık.Kızkulesine çıkıp İstanbul'u seyretmenin keyfine vardık.

20 Haziran 2010 Pazar

Babalar Günü Kahvaltısı






Dostlarımızla mum ışığında yenilen güzel bir akşam yemeği

Babalar Günü

Babacığım,


Aramızdan gittiğinden beri seni hergün anıyor ve çok özlüyoruz.Ama biliyoruz ki sen hep bizimlesin.Çünkü sen bizi hiç bırakmazsın.Bu yüzden arkamızdaki çınar büyüdü ve köklendi.Annemle beraber sağlamlaştı.

Seni çok seviyoruz.BABALAR GÜNÜN KUTLU OLSUN...........

14 Haziran 2010 Pazartesi

Diyet


Sonunda fazla kilolarımızdan kurutulup,sağlıklı yaşamaya karar verdik.Uzun zamandır bireysel olarak yaptımız diyetler felaketle sonuçlanınca artık diyetistene gidiyoruz.Gün içinde yemek saatini dört gözle bekler olduk.Meyveler taneyle aman eksik olmasın :)

Kesin kararlıyız kocamla bu sefer kesin olacak....